İsrail’in Medeniyete Saldırısı: Küresel Tehdit Gerçekleri

İsrail’in Medeniyete Saldırısı: Bölgesel Hegemonya ve Küresel Tehdit Gerçekleri

İsrail’in Gazze ve çevresinde yürüttüğü savaş insanlık tarihinin en karanlık planlı soykırımıdır. Planın soykırımın ardında gizlenen gerçekleri ve İsrail’in medeniyete karşı yürüttüğü sinsi savaşın perde arkasını birlikte keşfetmek, bugün her zamankinden daha hayati görev haline gelmiştir.

İsrail’in Savaş Değil, Soykırım Politikası: Gerçeklerin Örtüsü

İsrail’in Gazze’deki eylemleri, klasik savaş tanımlarının çok ötesinde, hedef gözeten ve sistematik soykırıma yönelik imha süreci olarak tanımlanabilecek planlı operasyonlar, karşılıklı çatışma değil, tek taraflı yıkım ve soykırım pratiğidir. Tarihsel olarak İsrail, savaşları zorunluluktan değil, tercih ettiği stratejik hamleler olarak başlatmıştır.

Bölgedeki askeri tehdit algısı ise manipülatif şekilde yaratılmıştır. İran’ın nükleer programı tamamen sivil amaçlıdır ve İsrail’in saldırıları, caydırıcılığı ortadan kaldırmak için kurgulanmış bahane olarak kullanılmaktadır. Böylece İsrail, bölgesel güç dengesini kendi lehine bozmayı ve sınırsız güç kullanımıyla hegemonya kurmayı hedeflemektedir.

ABD’nin İsrail Politikalarındaki Kritik Rolü ve Küresel Güvenlik Tehdidi

Dezenformasyonun arkasında ise ABD’nin İsrail politikalarındaki kritik rolü yer almaktadır. ABD, İsrail’in bölgesel saldırılarını sadece desteklemekle kalmayıp, aktif olarak politikaların taşıyıcısı ve uygulayıcısı konumundadır. Özellikle Trump’ın İran’a yönelik gerçekleştirdiği son bombardıman operasyonu, uluslararası nükleer denetim sistemine kısmen de olsa zarar vermiş olmasıyla yeni nükleer silahlanma yarışının kapılarını aralaması, sadece İsrail’i değil, ABD ve Avrupa halkını da doğrudan hedef haline getirmiştir.

Olası misillemelerin sadece İsrail’e değil, ABD topraklarına da yönelmesi kaçınılmazdır. Böylece ABD, İsrail’in vekili olarak küresel güvenlik krizinin merkezine yerleşmiştir.

Medya ve Propaganda: Gerçeklerin Gizlenmesi ve Yalanların Örtüsü

Karanlık planın en sinsi yanı, gerçeklerin medyada nasıl gizlendiğidir. Ana akım medya ve uluslararası arenada, İsrail’in saldırıları “meşru savaş” olarak sunulmakta, gerçek soykırım ve insanlık suçları ise gizlenmektedir. Kamuoyuna yansıtılan bilgiler, manipülatif ve yanıltıcıdır.

İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım, Lübnan, Yemen, Suriye ve İran’a yönelik saldırılar, medyada ya hiç yer almamakta ya da çarpıtılarak sunulması, halkların bilinçlendirilmesini engellemekte ve saldırıların meşrulaştırılmasına hizmet etmektedir. İsrail lobisinin medya üzerindeki etkisi, dezenformasyonun temel kaynağıdır. Bu nedenle, gerçeklerin ortaya çıkarılması ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi hayati önem taşımaktadır.

İsrail’in Bölgesel Saldırıları ve ABD’nin Karanlık İşbirliği

İran’ın nükleer programı tamamen sivil amaçlıdır ve uluslararası denetimlerle sürekli kontrol edilmektedir. Ancak İsrail, gerçeği çarpıtarak bölgesel üstünlük kurmayı amaçlamaktadır. Dezenformasyonun diğer yüzünün arkasında ise İsrail’in bölgesel saldırılarının gerçek yüzü yatıyor. İsrail, askeri tehdit altında olmamasına rağmen, bölgesel yangını kasıtlı olarak körüklemektedir. Tarihsel olarak İsrail’in savaşları zorunluluktan değil, tercih ettiği stratejik hamlelerdir. Bugün ise sadece savaşmakla kalmayıp, Gazze’de soykırım uygulamakta, İran’ın sivil altyapısını hedef almaktadır. Suriye’de ise genişlemeye çalışmaktadır.

Trump’ın İsrail’e  yönelik milyarlarca dolarlık silah desteği vermesi, işbirliğinin en somut örneğidir. Verdiği silahlarla İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılar neticesinde uluslararası nükleer denetim sistemini yok etmiş ve İran’ı nükleer silah geliştirmeye zorlaması, başta İsrail olmak üzere ABD’yi ve Avrupayı doğrudan tehdit etmektedir.

Savaşın Karşısında Durmak İçin Mücadele Yöntemleri

İsrail’in saldırılarına karşı direnmek isteyenler, sadece askeri güçle değil, aynı zamanda propaganda ve dezenformasyon ordusuyla da mücadele etmek zorundadır. İsrail lobisi, medya, siyaset ve akademi üzerinde kurduğu baskıyla eleştirileri susturmaya çalışmaktadır. Ancak İsrail politikalarına karşı çıkan Yahudi gruplarının varlığı, genellemenin haksız olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, İsrail’in medeniyete karşı yürüttüğü savaşın gerçeklerini ortaya koymak, halkları bilinçlendirmek ve harekete geçirmek hayati önem taşımaktadır. Türkiye ve dünya halkları, tehdide karşı birleşmeli, gerçekleri ortaya koymalı ve insanlık onurunu savunmalıdır.

Sonuç: Karanlık Planların İfşası ve Toplumsal Uyanış

İsrail’in bölgesel hegemonya hedefleri, sadece Orta Doğu’yu değil, tüm insanlığı tehdit eden sinsi ve karmaşık Büyük Sıfırlama planın (Great Reset) parçasıdır. Plan, uluslararası hukuk ve insan hakları normlarını hiçe sayarak, medeniyetin temel değerlerine karşı yürütülen saldırıdır. Bu gerçekler gizlenemez ve görmezden gelinemez. Türk halkı ve bölge toplumları, tehdide karşı bilinçlenmeli, sorgulamalı ve harekete geçmelidir.

Bireysel ve toplumsal düzeyde farkındalık yaratmak, bölgemize ve Türkiye’ye karşı devreye sokulan karanlık planları boşa çıkarmanın ilk adımıdır.

Küresel İfşa…

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.