Kazım Karabekir’in 5000 Ermeni Gürbüz Çocuğunun Torunları Şimdi Nerede?

Nerede Gürbüz Torunlar?

Tarihin tozlu sayfalarında kalmış, ancak günümüze kadar uzanan etkileriyle hala merak uyandıran konuyu anlatacağım. Konumuz Kazım Karabekir’in himayesindeki 5.000 Ermeni Gürbüz Çocuklar ve onların torunlarının bugünkü akıbeti.

Bu hikaye, sadece bir dönemin acılarını değil, aynı zamanda günümüzü ve geleceğe dair kritik soruları beraberinde getiriyor.

1914 yılında patlak veren Büyük Cihan Harbi, Osmanlı Devleti’ni altı cephede birden savaşmaya zorladı. Doğu Anadolu Kafkas Cephesi’nde Ruslar ve Ermenilerle yapılan çarpışmalar, bölgeyi sosyal ve ekonomik anlamda çöküşün eşiğine getirdi. Savaşların ardından binlerce çocuk yetim kaldı.

Kazım Karabekir Paşa, 30 Ekim 1920’de Kars’ı işgalden kurtardı ve Gümrü’ye girdi. süreçte, Amerikan eğitimcilerle temas kurarak, yetim çocukların eğitimi için önemli adımlar attı. Karabekir Paşa, kimsesiz ve bakımsız çocukları bakımlı çocuk ordusu haline getirmeyi hedefledi.

Karabekir Paşa, Ermeni yetimleri Trabzon’daki Amerikan yetimhanesine gönderdi. Çocuklar, asimile olmamaları için ayrı olarak yetiştirildi. Trabzon’daki Ermeni yetimler, şükran ifadesi olarak, Kâzım Karabekir’in kara kalem resmini yaptılar ve altına “Yetimler Babası Kâzım Karabekir Paşa Hazretlerine Trabzon Ermeni Yetimleri tarafından” diye yazdılar.

Paşanın kızı Timsal Karabekir, babasının çocuklara babalık ettiğini ve onların dinini, dilini bilerek yetişmelerini sağladığını anlatıyor. Ancak, çocukların akıbeti hala sır perdesiyle örtülüdür. Timsal Karabekir, katıldığı TV programında, babasının 5.000 Ermeni çocuğu himayesine aldığını, ancak çocuklara ne olduğunu bilmediğini ve bunu çok merak ettiğini söylemişti. Döneme tanıklık eden Cemal Kutay ise çocukların 4.000 olduğunu söyler. Ülke genelinde Türk yetimlerle beraber toplam sayının 60 bin civarında olduğunu söyleyenler var. Mustafa Kemal Atatürk, endişelerini dile getirmiş ve milletimize, yetiştirilen insanların öz cevherini iyi tahlil etmesini tavsiye etmiştir.

  • Peki öyleyse, o çocukların torunları şimdi nerede?
  • Nerede olduklarının net bilinememesi sorun çıkarabilir mi?
  • Guguk kuşunun kurnazlığına benzer durumlarla karşı karşıya olabileceğiz ortada iken rakiplerimiz, o Ermeni çocukların torunlarını aramıza guguk kuşu olarak yerleştirmiş olabilir mi?

Bu sorular, tarihin derinliklerinde kalmış birçok sırrı açığa çıkarabilir.

Konunun daha iyi anlaşılması için guguk kuşu gerçeğini iyi analiz etmek gerekebilir.

Guguk kuşu, doğanın en ilginç ve sinsi canlılarından biridir. Diğer kuşlar, yumurtlamak için özenle yuvalarını hazırlar; çalı, çırpı, saman ve çamur gibi malzemelerle ördükleri yuvalarda kuluçkaya yatarlar. Dişi kuş, yumurtalarını bıraktıktan sonra onları ısıtmak için üzerine oturur ve zaman zaman beslenmek için kısa süreliğine yuvadan ayrılır. İşte tam da bu anı kollayan guguk kuşu, fırsatı değerlendirir. Yuvaya gizlice girip mevcut yumurtalardan birini dışarı atar ve yerine kendi yumurtasını bırakır. Ana kuş, farkına varmadan yabancı yumurtayı kendi yumurtası sanarak kuluçkaya devam eder.

Yaklaşık 12 gün sonra, ilk yumurtadan çıkan guguk kuşu yavrusu, diğer yumurtaları yuvadan atarak tüm ilgiyi üzerine çeker. Anne kuş, iri yavruyu kendi yavrusu gibi besler ve uçma zamanı geldiğinde, genç guguk kuşu ebeveynleri tarafından alınıp götürülür. Bu kurnaz strateji, rakiplerimizin aramıza devşirilmiş zihinler yerleştirmiş olabileceğini düşündürüyor.

Nitekim, Amerika’nın o yıllarda Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez yerlerinde yetimhaneler kurma derdine düşmesi dikkat çekicidir. Yetimhanelerde, aynı dönemlerde öksüz ve yetim kalan Türk çocuklarını toplayıp devşirme yapıp yapmadıklarının bilinmesi önemlidir. Tarihçi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, mübadele döneminde Ermenilerin gitmeyip, Türk ismi aldıklarını ve böylelikle aramıza Müslüman Türkmüş gibi karıştıklarını söylemişti. Belki yetim Ermeni çocuklar sonradan Müslüman Türk isimleri almış olabilirler.

Bu gerçek hikaye, sadece geçmişin acılarını değil, geleceğe dair önemli dersler barındırıyor. Kazım Karabekir’in yetimlere olan şefkati ve çocukların akıbeti, tarihin bize bıraktığı en büyük miraslardan biri olarak karşımızda duruyor.

Bugün, o yetim Ermeni çocukların torunlarının nerede olduğu ve kimliklerini nasıl korudukları büyük merak konusu olmalıdır. Tüm sorulara cevap bulmak için derin araştırmalar yapmak hem geçmişi anlamak hem de günümüzde olanları iyi anlayarak geleceği doğru şekillendirmek için büyük önem taşıyor.

Makalemize son verirken şu can alıcı sorulara cevaplar arayalım;

Trabzon’daki yetimhaneye yerleştirilen 5.000 Ermeni yetim ve diğer ABD yetimhanelerinde yetişenlerin neslinden günümüze kadar gizlenerek kripto başbakan, bakan, milletvekili, üst düzey bürokrat, başdanışman, asker, yargı mensubu veya imam olanların varlığının sorgulanması abesle iştial değildir. Çünkü Türk milletinin tarımını, hayvancılığını, yerli tohumlarını ve diğer stratejik kaynaklarını ve kurumlarını adım adım imha etme amaçlı projelerin yürürlüğe sokulma çabalarıyla birleşince, “neden olmasın… her şey mümkün!” düşüncesini doğuruyor.

Neden olmasın?
Her şey mümkün…

Sadi ÖZGÜL

Yazar

[Yazar]
Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.