PKK Silah Bırakıyor mu? Yoksa Asrın Aldatmacası mı?

Ortalıkta Dolaşan İddialar ve Manşetlere Taşınan Sözde “Barış” Müjdeleri…

Terör örgütü PKK’nın silah bırakacağı söylentileri, bir kez daha kamuoyunun zihinlerini bulandırırken, aslında çok daha derin, çok daha karmaşık ve potansiyel olarak çok daha tehlikeli oyunların habercisi olabilir mi? Yoksa milletin aklıyla alay eden, emperyalist senaryoların yeni perdesi mi aralanmakta? Gerçekten silahlar susacak mı, yoksa sadece el mi değiştirecek, isim mi güncellenecek?

Silah Bırakma Söylentisi: Göz Boyama Sanatı mı?

Yıllardır süregelen çatışmaların ardından gelen “silah bırakma” söylemleri, pek çok kesimde derin şüphelerle karşılanıyor. Özellikle terör örgütünün Suriye’deki uzantılarının faaliyetleri tüm hızıyla devam ederken, hangi silahların, kimlere ve ne karşılığında bırakılacağı soruları havada asılı kalmaktadır.

Geçmişte defalarca şahit olunan benzer senaryolar, halkın hafızasında taptaze dururken, mevcut iddiaların samimiyeti sorgulanmakta; acaba tüm yapılanmalarını lağvedip şartsız teslim olmayı mı planlıyorlar, yoksa toplumu oyalama taktiklerinin yeni versiyonu mu sahneleniyor?

Suriye Arenası: PKK’nın Evrimi Mi, Yoksa Yeni Bir Tuzak Mı?

PKK denildiğinde Suriye’deki PYD/YPG yapılanmasını ayrı düşünmek mümkün müdür? Terör örgütünün ana üssü haline gelen Suriye topraklarında en ufak geri adım emaresi görülmezken, sadece belirli coğrafyada silah bırakma olasılığı, tehdidin ortadan kalktığı anlamına gelir mi?

Aksine, örgütün isim ve yapı değiştirerek, uluslararası alanda meşruiyet kazanma çabası içinde olduğu, hatta daha organize ordu haline geldiği iddiaları, tehlikenin boyutunu gözler önüne sermektedir. Suriye’de faaliyet gösteren unsurları olana PYD/SDG kendini feshetmedikçe, diğer tüm söylemler boş laftan öteye geçemeyecektir.

Küresel Satranç Tahtası: Kimlerin Parmağı Var?

Ortadoğu coğrafyasında oynanan büyük oyunun piyonları kimler? “Büyük Kürt Devleti” hayallerini körükleyen, terör örgütlerine lojistik ve siyasi destek sağlayan dış güçlerin varlığı artık sır olmadığına göre, emperyalistlerin maşası olmaktan vazgeçmeyen yapıların, “barış” yalanları ardına sığınarak, bölgede yeni devletçikler kurma hevesleri, ulusal güvenliği doğrudan tehdit etmektedir.

Acaba silah bırakma söylemleri, büyük planın yalnızca küçük parçası mı, yoksa hayallerindeki devlete ulaşmak için atılan sinsi adım mı?

Cevapsız Kalan Sorular: Hesaplaşma ve Gelecek Kaygısı

Silahların bırakıldığı varsayılsa dahi, on binlerce teröristin ve sempatizanın akıbetinin ne olacağı, yıllarca kan döken, masum canlara kıyan militanlar, hangi mesleği icra edecekler, topluma nasıl entegre olacaklari, geçmiş eylemlerin hesabı sorulmadan, adalet tecelli etmeden kalıcı huzurdan bahsetmek mümkün müdür?

Şartsız teslimiyet ve tüm yapıların lağvedilmesi dışındaki her seçenek, sadece zaman kazanmaya yönelik aldatmaca olarak kalacaktır.

Tekerrür Eden Tarih: Millet Defalarca Kandırılabilir mi?

Çocukluklarından beri aynı vaatleri duyan, her seferinde hayal kırıklığına uğrayan nesiller, artık bu türden “müjde”lere karşı bağışıklık kazanmış durumda. “Bu filmi daha önce görmüştük” nidaları, toplumun kolektif hafızasının ne denli güçlü olduğunu kanıtlar nitelikte. Siyasi çıkarlar uğruna halkın zekâsını küçümseyenler, milletin ferasetini hesaba katmayanlar, er ya da geç yanıldıklarını anlayacaklardır. Türk milletini uyutma çabaları, beyhude girişimler olmaktan öteye gidemez.

Siyasi Dehlizler: İç Hesaplaşmalar ve Güven Erozyonu

Silah bırakma tartışmaları, iç siyasette de yankı bulmakta, farklı yorumlara ve suçlamalara neden olmaya devam ederken bir yandan da Anayasa değişiklikleri, seçim hesapları veya belirli kişilere statü kazandırma çabaları gibi şüpheler, sürecin şeffaflığına gölge düşürmektedir.

Halkın güvenini sarsan, kafa karışıklığı yaratan açıklamalar ve eylemler, terörle mücadeledeki kararlılığı zedelemekte, düşmana cesaret vermektedir. Bu bağlamda devletin bekası söz konusu olduğunda, kişisel veya partisel çıkarların her türlü mülahazanın üzerinde tutulması elzemdir.

Ufuktaki Tehlike: Tehdit Azaldı Mı, Yoksa Büyüdü Mü?

PKK terör örgütünün feshi, sadece belirli parçayı mı kapsayacak, yoksa tüm unsurlarını mı içerecek soruları eğer sadece sözde kuzey parçası etkisiz hale getirilirse, örgütün hayallerindeki devlete doğru dev adım attığı, dolayısıyla tehdidin azalmak yerine katlanarak büyüdüğü gerçeğiyle yüzleşmek kaçınılmaz olacaktır.

Terörsüz Türkiye masallarına karnı tok olanlar, asıl tehlikenin, örgütün legalleşerek veya farklı isimler altında palazlanarak daha büyük tehdit oluşturmasında yattığını görmektedir.

Sonuç olarak, Türk milleti olarak uyanık olmak, sorgulamak ve her türlü senaryoya hazırlıklı olmak, geleceğin teminatıdır.

Küresel İfşa…

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.