İznik’te 1700 Yıllık Komplo: Patrikhane Üzerinden Yeni İşgal
Perde arkasında, küresel elitlerin titizlikle işlediği “Büyük Sıfırlama” planı, ulus devletleri zayıflatma ve yeni bir dünya düzeni kurma hedefiyle ilerliyor. Sinsi planların en belirgin hedeflerinden biri de Türkiye. Yakın zamanda İznik’te 1700 yıl sonra yeniden toplanması planlanan konsil, büyük oyunun sadece bir parçası; asıl amaç, Türkiye’nin tarihini, kimliğini ve egemenliğini hedef alan çok daha derin operasyonun perdesini aralamak. Bu, komplo teorisi değil, gözlerimizin önünde sergilenen, kanıtları her geçen gün artan gerçektir.
İznik Komplosu: Tarihi Silme Operasyonu mu?
1700 yıl sonra İznik’te düzenlenmesi planlanan konsil anması, masum anma töreninin çok ötesinde anlamlar taşıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun dahi izin vermediği etkinliğin şimdi gündeme getirilmesi tesadüf değil. Asıl hedef, Osmanlı’nın ve Türk İslam tarihinin beşiği olan İznik’i yeniden “Nikea” olarak markalamak, bölgenin Türk ve Müslüman kimliğini silerek Bizans geçmişini ön plana çıkarmaktır. Bu, küresel elitlerin ulusal tarihleri yeniden yazarak ulus devletleri zayıflatma stratejisinin parçasıdır; “Büyük Sıfırlama”nın kültürel cephesidir.
Fener Patrikhanesi: Lozan’ı Çiğneyen ‘Ekümenik’ Hayalleri
Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi, Lozan Antlaşması ile belirlenen sınırları açıkça ihlal ederek “ekümenik” iddiasıyla hareket etmektedir. Fatih Kaymakamlığı’na bağlı, yetki alanı İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’daki Rum cemaatinin dini ihtiyaçlarıyla sınırlı kurum olması gerekirken, Patrikhanenin faaliyetleri bu sınırları fersah fersah aşmaktadır.
Yargıtay kararlarına rağmen sürdürülen “ekümeniklik” iddiası, dünya liderleriyle yapılan siyasi görüşmeler, uluslararası zirvelerde devlet statüsünde temsil edilme çabaları, Türkiye’nin egemenliğine doğrudan meydan okuması, küresel güçlerin sinsi hedefleri doğrultusunda Türkiye içindeki yapıları nasıl kullandığının açık kanıtıdır.

Küresel Satranç Tahtası: ABD, Rusya ve Patrikhanenin Rolü
Patrikhane’nin cüretkar adımlarının arkasında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin desteği yatmaktadır. ABD’nin, Rus Ortodoks Kilisesi’nin etkisini kırmak ve Rusya’yı çevrelemek amacıyla Fener Patrikhanesi’ni piyon olarak kullandığı aşikardır. Ukrayna Kilisesi’nin Fener’e bağlanması gibi adımlar, sadece Lozan’ı ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda Türkiye’yi Rusya ile karşı karşıya getirme potansiyeli taşıyan tehlikeli jeopolitik oyunlardır. Patrikhane, küresel satranç tahtasında, “Büyük Sıfırlama”nın bölgesel hedeflerine hizmet eden araç konumundadır.
‘Yeni Roma’ Projesi ve İstanbul Üzerindeki Tehlikeli Oyunlar
Patrikhane’nin nihai hedefi, İstanbul’un Tarihi Yarımadası’nda Vatikan benzeri devletçik, “Ekümenopolis” kurmaktır. Hedefleri doğrultusunda bölgede yoğun arazi alımları yapıldığı, özel plakalar (EPB – Ekümenik Patrik Bartolomeos) kullanıldığı, uluslararası toplantılarda devlet başkanı gibi ağırlandığı ve sözde “devlet bayrağı” kullanıldığı görülmektedir. Bu adımlar, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan, “Yeni Roma” hayalini gerçekleştirmeye yönelik sinsi planlardır ve “Büyük Sıfırlama”nın ulus devletleri parçalama amacına hizmet etmektedir.
Tarihsel İhanetler ve Atatürk’ün Uyarısı Neden Unutuldu?
Tarih, Fener Patrikhanesi’nin Osmanlı İmparatorluğu’na ve Milli Mücadele döneminde Türkiye’ye yönelik ihanetleriyle doludur. 1821’de Mora İsyanı’nı yöneten Patriğin asılması ve kapısının “Kin Kapısı” olarak mühürlenmesi, ihanetlerin en bilinen örneğidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Patrikhane’yi “fesat ve hıyanet ocağı” olarak tanımlayıp Türkiye topraklarından çıkarılmasını istemesi de tarihsel gerçekliğe dayanır. Ancak bugün, hem Atatürk’ün uyarıları hem de Osmanlı’nın tavrı unutulmuş görünmektedir. Bu unutkanlık, “Büyük Sıfırlama” projesinin Türkiye’deki işbirlikçileri tarafından bilinçli olarak mı teşvik edilmektedir?
Gökçeada’dan Sivas’a: Yerel Kimliklere Yönelik Sinsi Tehditler
Küresel planın yerel uzantıları da endişe vericidir. Gökçeada’da papazların dini kıyafetlerle kamusal alanda dolaşması, Selanik’te Gökçeada ve Bozcaada’nın Yunanistan’a ilhakı konferanslarının düzenlenmesi, para karşılığı vatandaşların Hristiyan yapılarak Rum okullarına öğrenci devşirilmeye çalışılması gibi olaylar, bölgenin demografik yapısını değiştirme ve Yunanistan’a bağlama çabalarıdır.
Benzer şekilde, Sivas’ta Göz Evliyası türbesinin “Aziz Vlas” mezarı olarak gösterilip Ermeni kimliği üzerinden bölge tarihini çarpıtma girişimi de aynı sinsi planın parçalarıdır. Bu tür yerel operasyonlar, Türkiye’nin kültürel ve toprak bütünlüğünü zayıflatmayı amaçlamaktadır.
Uyan Türkiye!
Büyük Sıfırlama Kapıda Değil, İçimizde!
Tüm olaylar ve kanıtlar, küresel elitlerin “Büyük Sıfırlama” adı altında Türkiye’yi hedef alan çok yönlü operasyon yürüttüğünü tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır. İznik’teki konsil planından Patrikhane’nin Lozan’ı hiçe sayan faaliyetlerine, jeopolitik entrikalardan yerel kimlikleri hedef alan sinsi oyunlara kadar her adım, büyük planın parçasıdır. Bu, teori değil, gerçekleşmekte olan somut tehdittir. Türkiye halkı, küresel kuşatmaya karşı uyanmalı, tarihine, kimliğine ve egemenliğine sahip çıkmalıdır. Sessizlik ve kayıtsızlık, sinsi planın uygulayıcılarına hizmet etmekten başka anlama gelmeyecektir.
Sadi ÖZGÜL
Kureselifsa.com

Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.