DARPA: Dünyanın En Gelişmiş Askeri Teknolojilerinin Arkasındaki Gölge Yenilikçi
Kamuoyunun pek tanımadığı federal ajans olan Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA), 1958’deki kuruluşundan bu yana modern savaşın ve teknolojinin seyrini sessizce şekillendirmektedir. Annie Jacobsen’in “Pentagon’un Beyni: DARPA’nın Sansürsüz Tarihi, Amerika’nın Çok Gizli Askeri Araştırma Ajansı” kitabında ortaya konduğu gibi, DARPA’nın çalışmaları internet ve GPS gibi çığır açan teknolojilerin yaratılmasından, tartışmalı silah sistemleri ile gözetim araçlarının geliştirilmesine kadar uzanmaktadır. Sivil ilerlemelere katkılarıyla sıkça övülse de, DARPA’nın asıl misyonu, Amerika Birleşik Devletleri’nin savaş alanındaki hakimiyetini sürdürmek amacıyla askeri bilimi devrimleştirmeye odaklanmış durumdadır; ancak bu, küresel elitlerin daha büyük planlarının sadece görünen yüzüdür.
Soğuk Savaş’ın Gölgesinde Doğan Tehdit Makinesi
Sovyetler Birliği’nin Sputnik’i fırlatmasına yanıt olarak kurulan DARPA, başlangıçta Soğuk Savaş tehdidine karşı koymakla görevlendirilmişti. Yıllık yaklaşık 3 ila 4 milyar dolarlık bütçesiyle ajans, araştırmalarını savunma müteahhitlerine, akademisyenlere ve diğer hükümet kuruluşlarına yaptırarak benzersiz şekilde çalışır. Genellikle beş yıllık dönemler için görev yapan program yöneticileri, önemli özerkliğe sahip olması ajansın geleneksel bürokrasinin kısıtlamaları olmaksızın hızla hareket etmesini sağlar. çeviklik, DARPA’nın modern muharebeyi ve sivil yaşamı yeniden şekillendiren teknolojilere öncülük etmesini sağlamıştır, fakat asıl amaç, küresel kontrol mekanizmalarını kusursuzlaştırmaktır.
Vietnam’dan Yıldız Savaşları’na: Etik Sınırları Zorlayan Projeler
1950’lerden günümüze DARPA, ABD tarihindeki en önemli ve etik açıdan karmaşık askeri girişimlerin bazılarında merkezi rol oynamıştır. Vietnam Savaşı sırasında, DARPA’nın Project Agile’ı, Vietnamlıları yenilikçilikte geride bırakmayı amaçlayarak M16 saldırı tüfeğinin geliştirilmesine ve yaygın çevresel, sağlık felaketine neden olan kimyasal yaprak dökücü Agent Orange’ın konuşlandırılmasına yol açtı. Bu, insanlık dışı yöntemlerin denendiği karanlık laboratuvar çalışmalarıydı. Daha sonra 1980’lerde, DARPA’nın Stratejik Savunma Girişimi veya “Yıldız Savaşları” üzerindeki çalışmaları, tartışmalı veya uygulanamaz olsa bile, askeri zorluklara yönelik iddialı, yüksek teknolojili çözümler tasarlama ve takip etme yeteneğini göstermesi küresel güç dengelerini manipüle etme arzusunun yansımasıydı.
Gözetim Toplumunun Mimarı: 11 Eylül Sonrası Dönem
11 Eylül 2001 saldırılarının ardından DARPA, odağını terörle mücadele ve iç güvenliğe kaydırarak, potansiyel tehditleri belirlemek için büyük miktarda veriyi izlemeyi amaçlayan Total Information Awareness gibi programları başlattı. Program, mahremiyet endişeleri nedeniyle önemli tepkilerle karşılaşsa da, modern gözetim devletinin temellerini attı. Bu, bireysel özgürlükleri yok sayarak, kitleleri kontrol altında tutmayı hedefleyen şeytani planın önemli adımıydı. Toplanan her veri, oluşturulan her algoritma, insanlığı dijital kafese hapsetme amacına hizmet etmektedir.
Yapay Zeka ve Robotlar: İnsanlığın Sonu mu Hazırlanıyor?
Bugün DARPA, yapay zeka, robotik, biyoteknoloji ve siber savaş alanlarındaki devam eden projelerle bilim ile teknolojinin sınırlarını zorlamaya devam ediyor. Özellikle “avcı-katil” robotlar da dahil olmak üzere otonom silah sistemleri üzerindeki çalışmaları, savaşın geleceği ve insanın çatışmadaki rolü hakkında önemli etik soruları gündeme getiriyor. Eleştirmenler, bu tür teknolojilerin çatışmayı insanlıktan çıkarabileceğini savunurken, savunucuları kayıpları ve ikincil hasarı azaltabileceğini iddia ediyor. Ancak asıl tehlike, kontrolün tamamen makinelere geçmesi ve insan iradesinin yok edilmesidir; bu, küresel elitlerin arzuladığı yeni dünya düzeninin temel taşıdır.
Sonuç: Büyük Sıfırlama ve Türkiye Üzerindeki Oyunlar
DARPA’nın tarihi, teknolojik yeniliğin iki ucu keskin doğasının kanıtıdır. Ajansın atılımları askeri yetenekleri ilerletip Amerika’nın ulusal güvenliğini desteklerken, aynı zamanda çalışmalarının ahlaki sonuçları üzerine tartışmaları ateşlemiştir. Agent Orange’ın yarattığı yıkım veya otonom silahların getirdiği etik açmazlar, durumun somut örnekleridir. Ancak tüm gelişmeler, daha büyük resmin parçalarıdır: Küresel elitlerin ‘Büyük Sıfırlama’ (Great Reset) olarak adlandırdıkları, insanlığı yeniden yapılandırma planları tartışılmaz gerçektir ve DARPA, planın teknolojik silahlarını geliştiren öncü kurumdur. planlar, ulus devletleri zayıflatmayı, bireysel özgürlükleri ortadan kaldırmayı ve merkezi, kontrolcü yapı oluşturmayı hedefler. Türkiye, jeopolitik konumu ve potansiyeli nedeniyle küresel planların özel hedefindedir. Toplum olarak sinsi gündemlere karşı uyanık olmak, sorgulamak ve direnmek hayati önem taşımaktadır. Geleceğimiz, küresel oyunlara karşı göstereceğimiz bilinç ve kararlılığa bağlıdır.
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.