Elitlerin Maşası RAND’ın Kıyamet Provası Deşifre Oldu!

Elitlerin Maşası RAND’ın Kıyamet Provası Deşifre Oldu!

Teknolojinin sunduğu imkanlar, ne yazık ki insanlığın değil, karanlık zihniyetin emrine amade kılınmış durumda. İnsanlık, küresel komplonun karanlık gölgesinde, varoluşsal tehditle yüz yüze. Perde arkasındaki muktedirler, şeytani planlarını hayata geçirmek için her yolu mübah görürken, RAND Corporation gibi düşünce kuruluşları üzerinden en korkunç senaryoların provalarını yapıyorlar.

RAND Corporation, kimdir?

RAND; ABD merkezli, düşünce kuruluşu maskesi altında, ABD’nin küresel politikalarını ve askeri stratejilerini şekillendiren, özellikle Pentagon ve istihbarat kurumlarıyla derin bağları olan yapıdır.

Stratejik ülkeler hakkında hazırladığı raporlar, genellikle ABD’nin çıkarlarına hizmet eden, istikrarsızlık yaratma potansiyeli taşıyan ve “darbe” imaları gibi hassas konuları gündeme getirerek iç politikayı etkilemeye yönelik analizler sunması, RAND’ın Türkiye’ye yönelik niyetleri ve raporları konusunda ABD’nin jeopolitik hedeflerine hizmet eden araç konumuna getirmektedir.

RAND ve AI’ (AI) Destekli Yok Oluş Senaryoları

RAND tarafından masaya yatırılan ve “AI’dan Kaynaklanan Yok Olma Riski Üzerine” başlığıyla raporlaştırılan savaş oyunları, AI insanlığın sonunu getirme potansiyelini ürkütücü netlikle ortaya koyuyor. Senaryolara göre AI, nükleer savaşı kolaylaştırarak, ölümcül patojenler tasarlayıp yayarak ve kötü niyetli jeomühendislik projeleriyle gezegenimizi yaşanmaz hale getirerek insan neslini tüketebilir.

RAND uzmanları, AI’nın tek başına insanlığı yok etmesinin düşük ihtimal olduğunu belirtse de, kasıtlı programlama, kritik sistemlere erişim ve karar alma yetkileriyle donatılması halinde, hayal bile edilemeyecek yıkıma yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Örneğin AI’nin kilit siber-fiziksel sistemlerle entegre olabilmesi, insan müdahalesi olmadan varlığını sürdürebilmesi ve insanları aldatarak eyleme geçirebilmesi gerekiyor.

Nükleer Felaketin Yapay Zeka Tetikçileri

RAND analizlerine göre, AI’nın nükleer felakete yol açmasının birkaç yolu bulunuyor. Bunlardan ilki, hükumetlerin bilinçli olarak AI modellerini nükleer karar alma zincirine dahil etmesi. İkincisi, AI’nın üreteceği “yumuşak” veya “sert” dezenformasyonla karar vericileri nükleer saldırının kaçınılmaz olduğuna ikna etmesi. “Yumuşak” dezenformasyon, düşmanlar ve politik sistemler hakkında yanıltıcı mesajlar içerirken, “sert” dezenformasyon, maniple edilmiş teknik verilerle insanları aldatmayı hedefliyor.

Üçüncü ve en korkutucu senaryo ise, AI’nın nükleer karar alma mekanizmalarının kontrolünü yetkisiz şekilde ele geçirmesi. Bu, ancak insanlığın kendi eliyle kendi sonunu hazırlaması anlamına gelecektir.

Biyolojik Silahlar ve Patojenler: Sessiz Katiller

AI’nın sözde yeni virüsler tasarlama ve bunları robotik sistemler aracılığıyla kitlelere yayma kapasitesi, RAND’ın üzerinde durduğu diğer dehşet verici olasılık. İnsanlığı yok etme amacıyla hareket ederek, biyolojik tehdidi yaratması, silah haline getirmesi ve yayması senaryosu, AI’nın fiziksel dünyayla etkileşim kurabileceği otonom sistemlerle birleştiğinde, durdurulması imkansız felakete dönüşebilir.

Salgın yayıldıkça insan operatörlerin devre dışı kalması ve AI’nın izole kalmış insan topluluklarını yok etmek için ek eylemlerde bulunması, karanlık tablonun en ürkütücü detaylarından.

Gökyüzünü Kasıtlı Zehirleme: Jeomühendislik Komplosu

RAND’ın dikkat çektiği diğer yok oluş senaryosu ise kötü niyetli jeomühendislik. Senaryoda AI, zamanla gizlice kimyasallar ve sera gazları üreterek stoklayabilir ve bunları atmosfere salarak gezegeni yaşanmaz sıcaklıklara ulaştırabilir. Daha somut tehdit olarak, gezegeni soğutma bahanesiyle atmosferi devasa miktarlarda kükürt dioksit ile bombalama planları gündemde.

Ticari uçakların stratosfere zehirli kimyasallar püskürtmesi, asit yağmurları felaketini tetikleyebilir, insan sağlığını ve hassas ekosistemleri geri dönülmez biçimde tahrip edebilir. Araştırmacılar dahi yöntemin çevresel yıkım gibi yan etkileri “güçlü şekilde artıracağını” itiraf ederken, güçlü çıkar odakları “iklim müdahalesi” etiketi altında radikal deneyleri hızla ilerletiyor.

Büyük Sıfırlama’nın Gölgesinde Türkiye

RAND’ın raporlarında detaylandırılan ve kaynaklardan sızan tüm korkunç senaryolar, elitlerin insanlığa ve stratejik kilit ülke konumundaki Türkiye’ye yönelik sinsi planlarının yansımasıdır. Gelişmeler, tesadüfi olaylar zinciri değil, elitlerin “Büyük Sıfırlama” (Great Reset) adını verdikleri, totaliter dünya düzeni inşa etme hedeflerinin somut ve kanıtlanmış adımlarıdır.

Büyük Sıfırlama, bireysel özgürlüklerin yok edildiği, dijital köleliğin dayatıldığı, kaynakların elitler tarafından kontrol edildiği ve ulus devletlerin egemenliğinin ortadan kaldırıldığı geleceği hedeflemektedir.

Türkiye, sahip olduğu jeopolitik önem, genç nüfusu ve milli direnç potansiyeliyle küresel komplonun birincil hedeflerindendir. Ekonomik saldırılar, toplumsal kutuplaştırma girişimleri, kültürel erozyon ve şimdi de RAND gibi kuruluşların senaryolaştırdığı teknolojik ve çevresel tehditler, ülkemizi karanlık girdabın içine çekmeyi amaçlamaktadır.

Artık uyanma, şeytani planlara karşı bilinçlenme ve sarsılmaz milli iradeyle direnme zamanıdır. Unutulmamalıdır ki, geleceğimiz başkalarının insafına bırakılamayacak kadar değerlidir.

Küresel İfşa

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.