Gazze’de Dijital Kuşatmada GHF’nin Karanlık Yüzü
Gazze’de yaşanan insani kriz, sadece savaşın yıkıcı etkileriyle sınırlı kalmayıp, dijital teknolojiler ve askeri stratejilerin iç içe geçtiği karmaşık nüfus kontrol mekanizmasına dönüşüyor.
İsrail’in 2024’te başlattığı operasyonlar, Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) aracılığıyla yürütülen dijital nüfus yönetimi ve militarize yardım stratejileriyle birleşerek, bölgedeki Filistinlilerin hayatını sıkı gözetim ve manipülasyon ağına hapsediyor.
GHF: İnsani Yardım Maskesi Altında Dijital Nüfus Kontrolü
Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF), resmi olarak insani krizlere müdahale amacıyla kurulmuş gibi görünse de, gerçekte İsrail ve ABD iş birliğiyle faaliyet gösteren, dijital nüfus kontrolü ve askeri stratejileri birleştiren karmaşık yapıdır.
Yardım dağıtımı, mobil doğrulama, yüz tanıma ve dijital kimlik teknolojileriyle sınırlandırılarak sadece belirli gruplara erişim sağlanan yöntemle, Filistinlilerin hareket alanlarını daraltırken, yardımın ulaştığı bölgeleri sıkı dijital gözetim altına alıyor ve yaşam alanlarını sistematik biçimde kontrol ediyor. Yardımlar, önceden belirlenmiş kişilere ve güvenlik bölgelerine yönlendirilerek, özgürlükler kısıtlanıyor; kendilerine tahsis edilen alanların dışına çıkanlar yardım alamıyor.
Geofencing; Dijital Kontrol Mekanizması
Dijital kontrol mekanizması, geofencing teknolojisiyle destekleniyor. Coğrafi sınırlandırma sayesinde, Filistinlilerin belirlenen alanların dışına çıkmaları engelleniyor ve hareketleri anlık olarak izlenirken, sadece fiziksel değil, aynı zamanda dijital kuşatma yaratıyor. GHF’nin kullandığı teknolojiler, Palantir ve MEVA gibi ekonomik şeffaflık iddiasındaki araçlarla benzerlik taşıyor; Filistinliler veri noktalarına indirgenerek, hayatları algoritmalarla şekillendiriliyor.
Militarize Yardım ve Askeri Operasyonların Entegrasyonu
GHF’nin sunduğu yardımlar, İsrail’in askeri operasyonlarının ayrılmaz parçası haline gelmiştir. 2024’te yaşanan “un katliamı” gibi trajik olaylar, insani yardımın nasıl baskı ve şiddet aracı olarak kullanıldığını gözler önüne seriyor. İsrail askerlerinin un almak için toplanan Filistinlilere ateş açması, yardımın militarize edilmesinin en acı örneklerinden biridir.
ABD’nin havadan yardım paletleri bırakması ise, yardımın etkinliğini azaltırken, GHF’nin dijital kontrol sistemlerine entegrasyonu yardımların daha da militarize edilmesine yol açan süreçte, yardımlar sadece belirlenen alanlarda ve seçilmiş kişilere ulaştırılarak, Filistinlilerin hareketleri sistematik biçimde sınırlandırılıyor ve zorunlu yerinden etmeler destekleniyor.
Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Perspektifi
GHF’nin faaliyetleri, uluslararası insani hukuk ve insan hakları normlarıyla açıkça çelişmektedir. Yardımların askeri gözetim altında dağıtılması, temel insan haklarının ihlaline yol açmakta ve insani yardımın manipülasyon aracı haline gelmesine neden olmaktadır. Birleşmiş Milletler ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, sessiz kalmakla eleştirilmekte, Gazze’deki trajedinin derinleşmesine zemin hazırlamaktadır. GHF, İsrail’in Gazze’yi yeniden sömürgeleştirme ve nüfusunu kontrol altına alma stratejisinin kritik parçası olarak işlev görmektedir.
Sosyal ve Toplumsal Etkiler
Dijital nüfus kontrolü, Gazze’de yaşayan Filistinlilerin günlük yaşamını derinden etkiliyor. Hareket özgürlüğünün kısıtlanması, ailelerin parçalanmasına, ekonomik faaliyetlerin durmasına ve psikolojik travmalara yol açıyor. İnsanlar, sadece belirlenen alanlarda yaşamak ve yardım almak zorunda bırakılırken, sosyal yapıyı zayıflatıyor ve toplumsal dayanışmayı zedeliyor. Filistinliler, baskı mekanizmasına karşı çeşitli direniş biçimleri geliştiriyor; ancak dijital gözetim ve askeri baskı, direnişi zorlaştırıyor.
Bölgesel ve Küresel Güvenlik Tehditleri
GHF ve benzeri dijital nüfus kontrol mekanizmalarının yayılması, sadece Gazze için değil, Türkiye ve bölge ülkeleri için de ciddi ulusal güvenlik tehditleri oluşturan teknolojilerin sınır ötesi etkileri, bölgesel istikrarı tehdit ederken, Büyük Sıfırlama Planları kapsamında benzer yöntemlerin başka coğrafyalarda da uygulanma riski bulunuyor. Türkiye’nin gelişmelere karşı uyanık olması, dijital nüfus kontrolüne karşı stratejik önlemler geliştirmesi hayati önem taşıyor.
Gelecek Öngörüleri ve Önlemler
Dijital nüfus kontrolü ve militarize yardım stratejileri, gelecekte daha sofistike hale gelerek yaygınlaşabileceği için, uluslararası toplumun, teknoloji şirketlerinin ve insan hakları savunucularının iş birliğiyle etkili denetim mekanizmaları kurulmalıdır. Türkiye ve bölge ülkeleri ise, tehditlere karşı hukuki, teknolojik ve diplomatik adımlar atarak, özgürlük ve insan haklarını korumalıdır.
Okuyucuların bahsettiğimiz gerçekleri sorgulaması, bilinçlenmesi ve harekete geçmesi artık kaçınılmazdır. Türkiye’nin ve Türk halkının, sinsi nüfus kontrol mekanizmalarına karşı uyanık olması, bireysel ve toplumsal düzeyde bilinçlenmenin yaygınlaştırılması gerekmektedir.
SADİ ÖZGÜL
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.