İnsanlık Aleyhine Tehditler; “Transhümanizm” (2)

İnsan hafızasıyla insandır. Hafıza giderse ve başkasının kontrolüne geçerse insandan bahsedilebilir mi?

Küresel Şeytanların insanlığa ve dünyaya hükmetmek için harıl harıl çalıştığı şeytani bir zamanda yaşıyoruz. Bilim ve teknolojinin tüm imkânları ile dönüşmüş, dönüştürülmüş Transhümanist insan için seferber olduklarını görebiliyoruz artık…

Bu dönüşüm, gelişmiş fiziksel, zihinsel ve duygusal kapasitelerin yanı sıra yaşlanmanın etkilerinin azalmasıyla karakterize edilen yüksek bir varoluş durumunu temsil etmektedir denilse de, görünüşte sözde olumlu gibi görülen bu gelişmenin ardında insanlık aleyhine gizli bir yıkım planı ihtimalini göz önünde bulundurmak önemlidir.

Transhümanizm hikayesi insanın yaratılışı ile başlar…

Allah Ademi yarattıktan sonra meleklere Adem’in önünde eğilmelerini emretmiş, ancak İblis/Şeytan ateşin topraktan daha üstün olduğuna inandığı için bunu reddetmişti. Sonuç olarak Şeytan Allah’ın huzurundan kovuldu. Adem ve eşi cennete yerleştirildi. Ancak belli bir ağacın yasak meyvesi dışında bol miktarda yiyeceğin tadını çıkarmalarına izin verildi. Ancak Şeytan onları kandırmaya devam etti ve yasak meyveyi yemeye ikna etti, bu da kıyamet gününe kadar üçününde cennetten kovulmalarına ve dünyaya gönderilmelerine neden oldu.

İblis olarak da bilinen Şeytan, ise cennetten kovulmasına neden olarak Adem’i suçladı ve Kıyamet Günü’ne kadar Adem’in neslinden intikam almak için izin istedi. Allahta ona izin verdi. Allah insanları ise imtihan olması için şeytanın hilelerine karşı uyardı. Kanmayanlara mükafat olarak cenneti vaad etti, kananları ise şeytanla birlikte cehenneme atacağını haber verdi.

Bu, dünyada şeytanla insan arasında kıyamete kadar devam edecek savaştır artık. İnsanlık ise çıkarıldığı Cennet’e dönmek için çabalarken, Şeytan ise belirlenen zamana kadar onları yoldan çıkarır. Hesap/mahşer günü ise bilinmemektedir.

Peygamberler tarafından uyarılan Şeytanın vücut bulmuş hali olan Deccalizm sürekli geliştiğine ve çeşitli aldatıcı taktikler kullandığı artık aşikardır. Ancak Şeytan’ın insanlık aleyhine altın vuruşu son 200 yıldır daha aktif sanki.

Kur’an ayetleri, Adem ile başlayıp Nuh ile sona eren insanlığın ilk dönemlerinin tarihini ele alır. Bu süre zarfında sihir, zulüm, adaletsizlik ve isyanda bir artış olmuştur. Ancak Nuh Tufanı, şeytana uyanların neden olduğu fesat ve bozgunculuğu ortadan kaldırmak için bir araç olarak hizmet etmiş ve böylece gelecek nesiller için yeni bir çağın başlangıcını işaret etmiştir. Başlangıçta Şeytan, takipçileri aracılığıyla insanlığı daha küçük ölçekte bozdu. Ancak son peygamber Hz. Muhammed ve sonraki düşmanlığı zamanla daha da güçlendi. Bu düşmanlık sonunda küresel bir düzeye ulaştı ve Şeytan 1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında ve sonrasında Deccalist planları adım adım hayata geçti.

Transhümanizm olarak bilinen ve ancak arkasında Şeytanın olduğu küresel bir plan vardır.

Ancak günümüzde tüm iletişim ve propaganda araçları yapılan hokkabazlık ve illüzyonlar nedeniyle pek çok insan bu planı görememektedir. Belki de Şeytanın bu hamlesi, yaklaşan kıyametin bir işareti olabilir. İşte şeytanda bu önemli transhümanist fitneyi sona sakladığını göz önünde bulundurmak gerekir. Şeytan etkisini Transhümanizm ile daha fazla artırmayı hedeflemekte bile olabilir.

Transhümanizmi doğru anlamak için Hümanizmi anlamak gerekir. Hümanizm, Deccalist sistemin küresel altyapısı için ilk aşama olarak görülebilir. Transhümanizm ise, bazılarının Şeytan’ın insanlığa nihai saldırısı olarak gördüğü hümanizmin gelişmiş bir versiyonudur.

Hümanizm nedir?

Hümanizm ve transhümanizm, dini veya inanç sistemlerine dayanmadan dünyayı iyileştirme ortak hedefini paylaşan iki farklı ideolojidir. Hümanizm genellikle agnostisizm veya ateizm ile ilişkilendirilir, ancak bazıları bunu, Kıyamet Günü’ne kadar ‘Deccal’in Büyük Planı’nın bir parçası olarak insanlığı transhümanizme yönlendirmek için Şeytan tarafından kullanılan aldatıcı bir araç olarak görür.

Öte yandan transhümanizm, insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerini geliştirmek için teknoloji ve bilimin kullanılmasını savunan uluslararası entelektüel, kültürel ve bilimsel bir harekettir. Transhümanizm, insanların, mevcut insanların sınırlamalarını aşmış ve fiziksel, zihinsel ve duygusal kapasitelerini en üst düzeye çıkarmış, posthuman olarak adlandırılan daha yüksek bir forma dönüştürülmesini içerir. Bir amacının yaşlanma ve hastalık gibi istenmeyen durumları ortadan kaldırmak olduğunu iddia edenlerde vardır.

Hatta bazı transhümanistler ayda ve marsta uzay kolonileri kurarak, kendilerini son derece zeki makinelere dönüştürerek, Allahın yaratttığı gibi kalmayıp fiziksel varlıklarını terk ederek ve sanal gerçeklikte yeni bir yaşamı kucaklayarak tanrı benzeri bir statüye ulaşma ve “tanrı olma” niyetlerini ortaya koymaktadır.

Geçtiğimiz 50 yıl boyunca transhümanistler, transhümanist sembolleri birkaç neslin bilinçaltına ince bir şekilde yerleştirerek bakış açılarını bu kavramları kabul etmeleri yönünde etkilemiştir. Bu mesajlar, android bir beden, sonsuz yaşam, gençlik ve güzellik arzusunu tasvir eden ilk siyah beyaz sinema filmleri serisi olan Star Trek bölümlerinde görülebilir.

Transhümanist ideoloji bağlamında; “parahuman”

Transhümanistler, insan biyolojisine müdahale etmek ve insanları “parahuman” (insanüstü varlıklar) haline getirmek için bilimsel teknolojiyi kullanabileceklerine inanırlar. İnsan bedenini ve zihnini, özellikle de beynini biyolojik sınırlamalardan kurtarmayı amaçlayan “katılımcı evrimi” savunmaktadırlar. Bu yaklaşım, doğal seçilim veya genetik mutasyona dayanmadan insanlığı ilerletmeyi amaçlamaktadır. İlk olarak Örümcek Adam çizgi romanında ortaya atılan katılımcı evrim kavramı filmlere de uyarlanmış ve artık Marvel Film şirketinin yarattığı yarı insan-yarı robot yada yarı insan yarı hayvan karakterlerinde insansı melezler olarak tasvir edilmektedir. Hatta günümüzde bazı reklamlarda da yarı insan-yarı robot melez karakterlerde görmeye başladık. Tüm bunlarda altta yatan mesaj, insanların kendi evrimsel ilerlemelerinin sorumluluğunu üstlenmeleri ve bir sonraki seviyeye yükselmeleri gerektiğidir.

Genellikle transhümanistler, insanların ilkel olduğuna ve çeşitli yollarla bedenlerini geliştirmeleri gerektiğine inanmaktadır. Buna iskelet yapılarının, iç organların ve hatta uzuvların üstün alternatiflerle değiştirilmesi de dâhildir. Bu tür uygulamalar insan bedeninin doğal sınırlarının ötesine geçerek ilahiyahçılar, teologlar, ahlak filozofları, bilim insanları ve siyasetçiler arasında tartışmalara yol açabilir. Bu tartışmalar sakız çiğnemenin orucu bozup bozmayacağından, sakalın boyunun ne kadar olacağı gibi boşbeleş tartışmalarda boğulan ilahiyatçıların umuurnda olup olmayacağı muammadır. Tabii küresel şeytanlar ve transhümanistler bu grupları etkilemek için etkili halkla ilişkiler stratejileri kullanmaktadırlar. Tabii bu gruplar bunun hala farkında değildirler.

Film ve Sanatta Transhümanizm

Son yıllarda bilim kurgu, sinema ve televizyonda giderek daha popüler hale geldi. Bu eserler genellikle yapay zeka, robotlar, ölümsüzlük ve zaman gibi çeşitli konuları ele almaktadır. Transhümanist propaganda dizileri ve filmleri bu konuları kapsamlı bir şekilde incelemektedir.

Bu eserlerde ele alınan belirli konulardan bazıları şunlardır

  • Yapay zeka
  • Bilinç veya duyarlılığa sahip robotlar
  • Anıların veya düşüncelerin nakli
  • İnsanlar için biyonik geliştirmeler
  • Yapay genel zeka veya singletonlar (tek bir süper zeki varlık)
  • Cennet veya cehennemi temsil eden sanal alemler
  • Transhümanizm, teknoloji yoluyla insan yeteneklerinin geliştirilmesi
  • İnsanların mevcut formlarının ötesinde gelecekteki evrimini araştıran Posthümanizm
  • Robot-insan çatışması
  • Robot hakları ve ilgili konular

Son zamanlarda transhümanizmin etkisi, her ikisi de sanatsal uğraşlar olan heykel ve resim alanlarında belirgin hale gelmiştir. Bu eğilim, özellikle belediyeler tarafından desteklenen resim ve heykel sergilerinin bu etkileri sergilediği Türkiye’de dikkat çekmektedir. Belediyeler genellikle bu eserleri halka tanıtmak ve kabul görmelerini teşvik etmek amacıyla metropol alanların farklı yerlerine tuhaf heykeller yerleştirmektedir. Bunun anlamı, insanlığın ölümlülüğü aşabileceği, yapay zekanın ilerleyebileceği ve robotların insanların yerini alma potansiyeline sahip olduğu algısını yerleştirmektir.

Küresel Şeytanlar ve Transhümanistler ile insanların makinelerle birleşmesi fikrini destekleyen yerel işbirlikçileri, yeni bir melez türün ortaya çıkmasıyla sonuçlanabilecek insan ve makinelerin entegrasyonu için baskı yapıyorlar. Siborglaşma olarak bilinen bu süreç, insanların bilgisayarlarına ve akıllı telefonlarına giderek daha bağımlı hale gelmeleri ve onlara kendi bedenlerinin bir parçasıymış gibi davranmalarıyla çoktan başladı.

Ancak transhümanistler bırakın bunlarla yetinmeyi, yapay organ nakli ve nanobotlar kullanılarak hücre yenilenmesi gibi gelişmelerle yetinmiyor. Daha radikal bir yaklaşım önererek, nöronlarımızı kopyalamak ve onları sanal gerçeklik ortamına yerleştirmek, hatta bir bilgisayar ağı içinde kavanozda bir beyin olarak var olmak için nanobotların kullanılmasını öneriyorlar.

Ancak, gerçek olanın yerine sentetik olanı ve teknolojiyi koymaya devam edersek, insanlık kaçınılmaz olarak transhümanist hareketin ve tekilci felsefenin manipülasyonuna yenik düşecektir. Kötücüllüğün timsali olarak kabul edilen bu ideolojiler insanlığı tüm varlıklar arasındaki en düşük durumuna sürüklüyor. Küresel Şeytanlar yapay zeka(AI), sanal gerçeklik, metaverse ve yapay organlar da dahil olmak üzere çeşitli araştırma çalışmaları yürütüyor.

Özetlemek gerekirse;
Küresel Şeytanlar ve Transhümanistler insanları özgürleştirdiklerini iddia ediyorlar. Zihinsel dünyamızı yapaylığa doyuruyor, onu kökenlerinden koparıyor ve bizi boşluğa benzeyen bir duruma sürüklüyorlar. Ancak gerçekte onları 126 bit karakterli dijital varlıklara dönüştürmeye çalışıyorlar. Kendilerine karşı kullanılabilecek bilgileri silmek ve insanları Adem’den bu yana insanlığın düşmanı olan Şeytan’ın en yüce ilah olduğuna inandırmak için çeşitli yöntemler kullanıyorlar.

***

Küresel Şeytanların insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.

Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…

Guweste.Com
“Get up and wake up! Stop the evil!” (Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de !!)

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.