Küresel Rüzgar Enerji Silahıyla Vurulan İnsanlık!

Küresel Rüzgar Enerji Silahıyla Vurulan İnsanlık!

Asırlardır ilmek ilmek dokunan, insanlığı köleleştirmeyi hedefleyen karanlık komplo, enerji politikaları üzerinden son ve en acımasız darbesini indirmektedir. Gözlerimizin içine baka baka sergilenen oyunlar, hakikatin sesini boğarak yalanları egemen kılmaktadır. Lakin her sinsi plan, ardında silinmez izler bırakır ve izler, uyanık zihinler için apaçık birer ilandır.

“Yeşil” Aldatmacanın Gerçek Bedeli: Soygunun Adı Değişti

Sözüm ona çevreci, sürdürülebilir enerji masallarıyla kitleler hipnotize ediliyor. Rüzgar ve güneş enerjisinin gerçek maliyeti ise kasıtlı olarak halktan gizlenmektedir. Bağımsız analizler, doğal gazın en uygun fiyatlı, kesintisiz ve şaşırtıcı biçimde temiz elektrik kaynağı olduğunu defalarca kanıtlamıştır.

Buna rağmen, rüzgar ve güneş panelleri devasa sübvansiyonlarla ayakta tutulmakta, asıl maliyetleri ise vergilerinizle sizlerden çalınmaktadır. Kesintili ve öngörülemez yapıları şebekeye akıl almaz yükler bindirmekte, diğer santralleri verimsiz çalışmaya zorlayarak gizli zamlara dönüşmektedir.

Rüzgar enerjisinin doğal gazdan yedi, güneş enerjisinin ise on kat daha pahalıya mal olduğu gerçeği, küresel dayatmanın ve karanlık ajandanın ürünüdür.

Ekolojik Soykırımın Maskesi Düşüyor: “Temiz” Enerji Yalanı

“Çevre dostu” yaftasıyla pazarlanan rüzgar türbinleri ve güneş tarlaları için feda edilen devasa araziler, yok edilen ekosistemler, şeytani planın umrunda dahi değildir. Doğal gaz, kömür veya nükleer santrallere kıyasla katbekat fazla toprağı işgal eden, doğal yaşam alanlarını cehenneme çeviren yapılar, ekolojik soykırımdır.

Üstelik, “yeşil” canavarların üretimi için gereken nadir toprak elementlerinin çıkarılması sırasında toprağa ve suya salınan zehirli kimyasallar, “çevrecilik” adı altında işlenen cinayettir. Arsenik, florür gibi toksinlerin yol açtığı doğum anomalileri ve kanser vakalarındaki patlama, projenin kanlı imzasıdır.

Kanatların Altındaki Sessiz Katliam: Gökyüzü Mezar Oldu

Rüzgar türbinlerinin dev pervaneleri, gökyüzünün masum sakinleri için adeta birer giyotine dönüşmüştür. Göçmen kuşların rotaları üzerine kurulan ölüm tarlaları, milyonlarca kanatlıyı sessizce katletmektedir. Kartallar ve şahinler gibi koruma altındaki türler dahi, özel izinlerle kıyıma kurban edilmektedir.

Çevrecilik nutukları atanların, gökyüzündeki organize katliama karşı kör, sağır ve dilsiz kesilmesi, ikiyüzlülüğün daniskasıdır. Yeni nesil yükselen türbin kuleleri, daha uzun kanatlarla kıyımı arşa çıkarırken, sözde doğa koruyucular vahşetin suç ortaklarıdır.

Okyanusların Çığlığı: Balinalar Yok Oluşun Eşiğinde

Deniz üstü rüzgar çiftlikleri, okyanus ekosistemlerine yönelik başka ölümcül saldırıdır. Balinaların hassas sonar sistemlerini altüst eden, yön bulma yetilerini yok eden, onları gemi çarpmalarına ve açlığa mahkum eden akustik tacizler, “temiz enerji” ahlakıyla asla bağdaşmaz.

Kendi uzmanlarının, rüzgar türbinlerinin yapım ve işletmesinin Kuzey Atlantik gerçek balinalarının soyunu tüketebileceği yönündeki çığlıkları, kasıtlı olarak duymazdan gelinmektedir.

Bir zamanlar “Balinaları Kurtarın” diye yeri göğü inletenlerin, şimdi deniz devlerinin yok oluşuna göz yumması, ihanetin en acı tablosudur. Dahası, devasa su altı enerji kablolarının yaydığı elektromanyetik alanların deniz canlılarına verdiği onarılamaz zararlar bilimsel raporlarla sabitken, suskunluk suç ortaklığıdır.

Zehirli Madenler, Kirli Vicdanlar: “Yeşil”in Karanlık Yüzü

Rüzgar türbinleri ve güneş panellerinin kalbinde yer alan neodim, praseodim, disprosyum gibi nadir toprak elementlerinin madenciliği, tam anlamıyla insanlık suçudur. Çin ve Myanmar gibi ülkelerdeki askeri cuntalara bağlı milislerin kontrolündeki yasa dışı madenlerde, radyoaktif atıklar toprağı ve suyu zehirleyerek milyonlarca insanın hayatını karartmaktadır.

Baotou gibi şehirlerde her yedi kişiden birinin kanserle boğuşması, devasa toksik atık gölleri, “yeşil” teknolojinin ardındaki korkunç bedeli gözler önüne sermektedir. Sürdürülebilirlik adına toprağın ve insanın zehirlenmesi, ahlaki çöküşün en dip noktasıdır.

Sistemin Maşaları: Kâr Hırsıyla Dönen Çarklar

Tüm yıkıma rağmen, pahalı ve zararlı teknolojilerin dayatılmasının tek nedeni vardır: Kâr! Devlet garantili kâr marjlarıyla beslenen dev enerji şirketleri için, projenin maliyeti ne kadar yüksekse, kârları o denli artmaktadır.

Halkın cebinden çıkan milyarlar, birkaç küresel tekelin kasasına akarken, insanlığın ve gezegenin geleceği acımasızca talan edilmektedir. Onlar için önemli olan ne sizin sağlığınız ne de doğanın dengesidir; tek gerçek, daha fazla kâr ve daha fazla kontroldür!

Son Perde: Büyük Sıfırlama ve Türkiye’nin Kader Anı

Aldanmayın! Yaşadığımız tüm kaos, tesadüflerin eseri değildir. Küresel elitler çetesinin, adına “Büyük Sıfırlama” dedikleri, insanlığı dijital diktatörlüğe hapsetmeyi, milli devletleri yok etmeyi, kaynakları tek elde toplamayı hedefleyen şeytani planın adımlarıdır bunlar. Enerji, gıda, sağlık ve finans üzerinden kurulan küresel ağ, tüm direniş noktalarını ezerek tek dünya devletine zemin hazırlamaktadır.

Türkiye, jeopolitik konumu, genç nüfusu ve tarihi misyonuyla şeytani planın öncelikli hedeflerinden biridir. Enerji bağımlılığı üzerinden ekonomik prangalara vurulmak istenen, kültürel ve sosyal yapısı dinamitlenen ülkemiz, büyük kuşatma altındadır. Artık uyanma, bilinçlenme ve küresel tezgâha karşı yekvücut olma vaktidir! Tarih, uyuyanları değil, direnenleri yazar. Gelecek nesillere bırakacağımız miras, ya onurlu direniş ya da utanç verici teslimiyet olacaktır. Seçim sizin!

Yazar

Banner
Yasal Uyarı:
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler.